feyza (şimdiye kadar 27 posta) | | Aslında
tüm insanlığa
şu kutsal çağrıyı yapıp
onlara yollarını düzeltmeleri
çağrısında bulunmak gerekiyor:
“Şüphe yok ki
Allah
benim de rabbim
sizin de rabbinizdir.
Onun için hep ona ibadet edin,
işte bu sırat-ı müstakimdir.’’ (Ali imran, 51)
Sıratımız öbür dünyada kolay ve serin olacaksa,
bugün sırat-ı müstakimden ayrılmamak için gayreti elden bırakmamak elzemdir.
Bu da ancak ve ancak kulluk ve özü sözü bir mü’min olmakla ,
gönül zikir, amel zikir olursa ve Allah’ı veli ve vekil, Resulünü yoldaş edinmekle olur.
Hayat bize verilmiş bir emanettir,
o emanete riayet etmek,
kullukla olur,
kulluk ise sırat-ı müstakimin bizzat kendisidir.
“De ki
Rabbim beni gerçekten dosdoğru bir yola (sırat-ı müstakime) doğru bir dine ,
sadece hakka yönelmiş tevhid dini olan İbrahim’in dinine hidayet buyurdu ki,
O hiçbir zaman müştiklerden olmadı.''(Enam,161)
hayat bu ya kısa bir yolculuk...
Hayat bir kısa yolculuk.
Bu yolculuk nasıl olacak,
bunu tayin eden,
kişinin kendi hür iradesinden başka bir şey değildir.
Bu yolculuğu Allah’a doğru yol almanın bir aracı olarak kabul etmek,
mümince bir hayata atılan ilk adım olacaktır.
Allah bu imtihan dünyasını yaratırken,
kişinin önüne iki seçenek koymuştur.
Kim Allah’a kul olma yolunu seçerse,
onun ecrini dünya ve ahirette alacaktır,
kim de dünya hayatının ebedi olduğu düşüncesiyle hareket ederek,
seküler bir hayatın yegane hayat olduğuna kani olur,
o belki dünyayı debdebe ve gösteriş dolu yaşayacaktır,
ama ahiret onun için hüsran olacaktır.
“Kim ahiret ekinini isterse,
biz ona kendi ekiminde artırmalar yaparız,
kimde dünya ekinini isterse,
ona da ondan veririz,
ancak onun ahirette bir nasibi yoktur.’’
(Şûra, 20)
|